25 Ocak 2016 Pazartesi

Kitap Yorumu: Meleklerin Kanı - Nalini Singh







Tehlikeli bir yakışıklılığa sahip olan New York Başmeleği Raphael, vampir avcısı Elena Deveraux'ya bir iş teklif etmişti. Ancak Elena'nın bu sefer peşine düşmesi gereken yolunu şaşıran bir vampir değil, çok daha tehlikeli, çok daha deli bir avdı

Avının peşinde Elena bir yandan hızla tutkunun eşiğine sürüklenirken, bir yandan da hayatı için mücadele ediyordu ve hayatını kurtarsa bile Raphael'in baştan çıkaran dokunuşlarına yenik düşmesi kaçınılmazdı. Çünkü başmeleklerin oyunu söz konusu olduğunda ölümlülerin hiç şansı yoktu...
 (Tanıtım Bülteninden)

                         YAYINEVİ: Dex
                         ÖZGÜN ADI: Angels' Blood
                         TÜR: Urban Fantasy/Paranormal
                         SAYFA SAYISI: 399
                         GOODREADS: 4.12
    


2016 yılının ilk kitabıyla karşınızdayım.Nalini Singh ismini çok uzun zaman önce duyduğum bir yazardı. Sanırım gene bir kitap bloğu sayesinde tanışmıştım kendisiyle ve Meleklerin Kanı'yla. O günden bugüne listemdedir, Artemis zamanında ha aldım ha alacağım derken Yabancı yayınları biz okurların hayatına girdi ve geçen sene hepimiz için hayırlı bir iş yapıp serinin yayın haklarını Artemis'den aldı. Artemis'e kalsaydı serinin devamını göremeyeceğimiz kesindi. Yoruma geçmeden önce kitabın iç ve dış dizaynından bahsetmek istiyorum. Malumunuz 2015 ' te Yabancı Yayınları muhteşem kitaplar bastılar yayıncılık sektörünce çıtayı baya bir yükselttiler. Hem fiyat hem de kalite konusunda bir marka oldular. Pegasus yayınları da ciltli kitap basıyor ama onlarda olmayan bir şey var o da iç dizayn. Meleklerin Kanı serisi için konuşursak bu serinin kapakları bir muhteşem gerçi bunlar orjinal kapaklar ama olsun Artemis bunu bile basmaktan acizdi.
Ceketin altındaki o kırmızı tüy detayı ve iç kısımdaki kırmızı üzerine siyah tüyler enfes olmuş. İnsan ister istemez hayran kalıyor. Saatlerce izlenebilecek güzel bir manzara. Biz Kitapkurtlarının en sevdiği şeylerden bir tanesidir aldığı kitapları saatlerce izlemek. Sizde aynısını yapıyorsanız bizdensiniz.

Kitaba gelirsek ; Elena Deveraux işinin ehli bir vampir avcısı. Elena'nın dünyası başmelekler tarafından yönetiliyor. Onlar en tepede,insanoğlundan üstün ilahi yaratıklar. Elena'nın ve bağlı olduğu Lonca'nın tek bir amacı var o da başmelekler tarafından ölümsüz bahşedilmiş insanları/Vampirleri sahiplerine geri götürmek. İnsanlara gelebilecek her türlü zarardan korumak.Elena'nın yaptığı iş de bir çeşit doğaüstü ödül avcılığı.
Elena son görevini bitirdiğinde kendisiyle yüzyüze görüşmek dahi istemeyeceği birinden New York başmeleği Raphael'den bir iş teklifi alıyor. Ve işte tüm hikaye burada başlıyor.


Öncelikle bu kitap Urban-Fantasy / Paranormal okumayı sevenler için güzel bir alternatif, sevmiyorsanız da bununla başlayabilirsiniz. Bazı kitaplardaki kadın karakterleri çekilmez bulsamda Elena için aynı şekilde hissetmedim. Tabii sinirimi bozup, beni hafiften çileden çıkardığı bir kaç durum olmadı değil ama en azından bunları geride bırakacak kadar aksiyonu,eğlencesi ve bol miktarda heyecanı olan bir kitap/karakterdi. Yazar Elena'nın geçmişinden bize küçük kırıntılar serpiştirmiş ki bu karakteri ilgi çekici kılan unsurlardan bir tanesi.Bir şekilde ilerleyen kitaplarda kapanmayan sayfaların yeniden açılacağı inancındayım.


Raphael'e gelirsek hadi ama hepimiz seviyoruz gücü elinde bulunduran soğuk adamları.
Özellikle insani özelliklere sahip olmayanları, bir şekilde daha çekici geliyor bizlere. Elbette ki Raphael'i sevdim ama ondan daha çok sevdiğim bir karakter var ki -ah keşke kendine ait bir serisi olsa diye hayıflanıp durduğum- okurken hayallere daldığım mavi kanatlı melek İllum. Resimde de görüyorsunuz kendisini. TAMAMEN TEMSİLİDİR BUNDAN ÇOK DAHA YAKIŞIKLI(EN AZINDAN HAYALLERİMDE)

Bir şekilde ilgimi çekti kendisi, belki de onun da Elena gibi merak uyandıran bir geçmişinin olması buna neden olmuş olabilir. Ya da üzgün mavi kanatları olan melekleri seviyor olabilirim. Ya  da aklıma başka bir seriyi getirdiği için.İhtimaller sonsuz, her şekilde İllum benim favori karakterim oldu diyebilirim. Hiç kimseyi sevmesem bile seriyi sırf onun için okuyabilirim o derece yani.


Raphael'in Yediler meclisinden en güvenilir ismi Vampir Dimitri'de bir merak uyandırıcı. Onunda kendine özgü ilginç bir hikayesi var aynı zamanda göz alıcı bir vampir ve okurken en çok eğlendiğim kısımlar Elena ve onun arasında geçen diyaloglar.
Yani söylemeye çalıştığım bu seride hayran olacağınız erkek karakter sayısı bir hayli çok.Yazar bol keseden hoş karakterler yazmış bizim için. Kavga etmeye gerek yok kızla herkese yetecek kadar var :)

Karakter bazından baktığınızda kitap gerçekten iyi.Bilindik hep aynı rüyalarda birbirini gören ya da karşılaştığında tanıdık hisseden talihsiz aşıkların ötesinde bir başlangıcı var.
Her karakterin geçmişi özenle hazırlanmış sadece şuan ki halleriyle değil, geçmişte ki halleri de kıyıdan köşeden ufak bilgi kırıntılarıyla bize anlatılmış ki sizi serinin devamını okumaya iten sebeplerden biri de bu. Sadece ana karakterlerin değil hepsinin hikayesini merak ediyorsunuz.Ayrıca kitapta farklı melek elementleri var ki daha önce benzerini okumamıştım.
Aksiyonu yüksek, temposu hiç düşmüyor o kadar ki kitabı elinizden bırakamıyorsunuz bu da büyük artı, yazar bu bakımdan çok iyi iş çıkarmış. Ama şöyle de bir şey var ki, çeviriden mi yoksa yazarın acemiliğinden mi bilmiyorum bölüm içindeki geçişleri kavramakta biraz zorlandım. Yani Elena bulunduğu andan geçmişi düşündüğü kısımlar o kadar belirsizdi ki sanki bir yerden başka bir yere atlanılmış gibi hissettim. Ne oluyoruz ya ? dediğim bir çok yer oldu, hatta acaba ben mi yanlış anladım diye düşünerek tekrar tekrar okuduğum yerler oldu. Çeviridense düzeltilmesi kolay ama yazarın kendisinden kaynaklanan bir şeyse dilerim serinin ilerleyen kitaplarında bu durumu aşar ve geçmiş,şimdi bağlantısını güzel bir şekilde bize aktarır.
Kitabı sevdim o kadar ki devamını mutlaka okuyacağım. Zaten sipariş ederken serinin ilk iki kitabını birlikte sipariş etmiştim. Meleklerin Kanı'nı bitirir bitirmez Başmeleğin Öpücüğüne başladım. Daha öncede söylediğim gibi okumaya başladığınız andan itibaren kitabı elinizden bırakamıyorsunuz,normalde serilerin arasına mesafe koymayı seven ben bile hemen ikinci kitaba başladım.
Bu serinin bir başka güzel tarafı ise mükemmel kapakları :





Novella'ları da dahil olmak üzere serinin sekiz kitabının da kapakları müthiş.Farklı yayınevleri tarafından basılmış kapakları var serinin bu kapaklar Gollancz yayınevi tarafından 2010 yılında İngiltere'de basılmış.Yabancı yayınlarının bu kapakları seçmesi bizim için büyük bir şans. Artemis kapaklarından daha kötüsüne sahip olabilirdik.
Ayrıca google'da yaptığım ufak bir araştırma sonucunda serinin farklı dillere ait kapaklarını buldum ki onlarda aynen şöyle gözüküyor :

Gene en iyisi bizim kapaklar.Özellikle Endonezya kapağı beni benden aldı diyebilirim :)
Sonuç olarak eğer Paranormal türünü seviyorsanız bu seriye mutlaka bir şans verin derim. Hızlı, eğlenceli ve bol aksiyon dolu bir okuma olacağını garanti edebilirim.

   
PUANIM: 


Uuuu










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ana Sayfa

Kitaptuber

Popular Posts

Followers

Template Hits